Katil aynı bildik katil!
Fotoğraf: Envato
Soma; 301 maden işçisinin, “iş kazası” adı altında toplu katliamından sonra şimdi de Kolin firmasının 6 bin zeytin ağacının “termik santral yapılacak” gerekçesiyle katledilmesiyle gündemde.
“Termik santral yapılacak” diye Soma’nın Yırca köylülerinin 580 dönümlük toprağı, “Acele kamulaştırma” yasasına dayanılarak hükümet tarafından kamulaştırılmış, daha tapusu köylüler üstündeyken Kolin firması, zeytin ağaçlarını kesmeye kalkınca köylüler müdahale etmiş ve zeytinliklerde “nöbete” başlamıştı. Perşembe gecesi ise, Kolin firmasının güvenlik görevlileri nöbetteki köylülere saldırmış, bazı köylüleri yaralamış, bazılarına ters kelepçe takmış, ağaçlara bağlamıştı. Bu sırada da dozerler, 6 bin zeytin ağacını sökerek zeytin katliamı operasyonunu tamamlamıştı!
Kolin’in güvenlik görevlisi adı altındaki çetesi köylülere sadırdı, onları dövüp, kelepçeleyip bağladı, kulübelerde gözaltına aldı. Ama bütün bunlar olurken, Manisa Valisi, Soma Kaymakamı, ilin, ilçenin emniyet ve jandarması köylülerin şikayetlerini dikkate almayarak hiçbir müdahalede bulunmadı.
Ve zeytinlerin sökülmesinin akşamına doğru Danıştay köylülerin başvurusunu karara bağlayarak, Kolin firmasının ağaçları kesme ve inşaata başlama izninin yürütmesini durdurma kararı verdi.
Kolin çetesinin cuma sabaha doğru harekete geçmesinden şu açıkça anlaşılmaktadır ki; Kolin firması, Danıştayın “yürütmeyi durdurma” kararını vereceğini öğrenmiştir ve zeytin ağaçlarını keserek, yürütmeyi durdurma kararının sonuçsuz kalmasını sağlamayı amaçlamıştır.
Köylüler, zaten iki termik santralin faaliyet gösterdiği yöreye bir termik santral daha yapılmasını istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki, yeni bir termik santral demek sadece istimlak edilen alanlarda değil santralin yakın ve uzak çevresinde tarım yapmayı, yaşamayı zorlaştıracak, hatta imkansızlaştıracaktır.
Öte yandan yörede zeytin, köylülerin köylerini terk etmemeleri için başlıca bağdır. Bu yüzden de zeytinlikleri yok etmek köylülere; “Buraları tek edin. Madenlerde, büyük kentlerde ucuz iş gücü olun” demektir.
Onun içindir ki Yırca köylülerinin zeytinliklerine sahip çıkmak için giriştikleri mücadele sahici bir mücadeledir; kesilen zeytin ağaçları karşısındaki üzüntüleri, feryatları, öfkeleri içtendir. Tıpkı Soma madenlerinde katledilen 301 maden işçisine ağladıkları gibi şimdi Somalılar, kesilen zeytinleri yok edilen zeytinlikleri için ağlamaktadır! Dahası onlar şimdi maden ocakları sürülecekleri, göçe zorlanacakları, termik santralin zehriyle kısalacak yaşamları ve ata topraklarını çocuklarına bırakamayacakları için ağlamaktadır.
Soma Valisi zeytin katliamını “Ülkenin enerjiye ihtiyacı var!” diye savunmaktadır. Tıpkı insanların madenlerde ölüme sürülmesine, “Ülkenin kömüre (enerji demek) ihtiyacı var!” gerekçesi gösterilmesi gibi.
Bu bile çarpıcı biçimde gösteriyor ki, Soma Holdingin maden ocağını toplu mezara dönüştüren, 301 işçiyi bir anda katleden zihniyet ve çıkar ilişkileri, Yırca’da köylülere saldıran, altı bin zeytin ağacını katleden zihniyet ve çıkar ilişkileriyle aynıdır! Her iki katliamın sorumluları da bir ucu enerji firmalarında öteki ucu bürokrasi ve iktidarın yüksek makamlarında olan bir sorumlular zinciridir.
Katil aynı bildik katildir!
Somalı işçiler kendilerini kölece çalışma koşulları altında ocaklara süren ve 301 arkadaşlarını katleden katilin şimdi de Yırca köyünde ortaya çıktığını görmeli ve Yırca köylülerinin mücadelesine destek olmayı kendi sorumlulukları olarak görmelidir. Bunu gördükleri ve gereğini yaptıkları ölçüde işçi gibi davranmış, kendi geleceklerine de sahip çıkmış olacaklardır.
Köylüler mücadeleyi bırakmıyor. Dünden itibaren Kolin’in çitlerini sökerek, kendi topraklarına yeniden el koymaya başladılar.
Çevreciler, Tarım Mühendisleri Odası, yöredeki ilerici demokrat çevrelerin de dayanışmak için harekete geçtiği haberleri geliyor. Ancak mücadele çok daha kapsamlı ele alınırsa başarılı olma şansı artar, şımarık enerji firmalarına ve arkasındakilere bir halk tokadı atılabilir.
Bunun için Somalı maden işçileri başta olmak üzere tüm emek cephesinin, ilerici demokrat güçlerin Yırca köylülerinin mücadelesiyle dayanışması ayrıca önemlidir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00